GAZİANTEP (İGFA) - Resepsiyonda yaptığı konuşmada, son üç gündür Türkiye’de yaptığı temaslar hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti ile gönül bağlarının bu iletişim çağında artırılması, ortak milli davanın verilen desteklerle güçlenmesi gerektiğini kaydetti. Bu dava yürütülürken yıllar itibarıyla büyük fedakârlıklar yapıldığını ancak karşılığında, büyük haksızlıklara maruz kalındığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Annan Planı’na hayır demelerine rağmen mükâfatlandırılan Rum tarafının şu anda Yunanistan’la birlikte oynadığı çeşitli oyunlarla Kıbrıs Türkü’nün önünü kesmeye çalıştığını söyledi. Cumhurbaşkanı Tatar, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak alınmasına ilişkin Avrupa Birliği’nin “bunun kabul edilemez olduğuna” yönelik açıklamasına işaret ederek bu aşamayı bile kabul edemeyen bir zihniyetle karşı karşıya kalındığını vurguladı. Vakıflar İdaresi’ne ait olan Maraş bölgesinin açılması ile KKTC’ye hem ekonomi hem de turizm anlamında bir kazanç sağlandığını ve milli siyasetin güçlendiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar; “Biz artık federal çözümü benimsemiyoruz. Bunun tuzakları, tehlikeleri bellidir. Birtakım belirsizlikle karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Yan yana yaşayan iki bağımsız egemen devletin iş birliğiyle ancak bir antlaşma olabileceğini savunuyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Tatar, tüm bunların Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türk halkının desteğiyle başarılamayacağını vurgulayarak “Kıbrıs’ta eski dönem kapanmıştır. Kıbrıs’ta iki ayrı, egemen, bağımsız devlet vardır. Bunun anlamı açık ve nettir: KKTC’nin sonuna kadar sürdürülmesi, Türkiye ile bağların daha da güçlendirilmesi. Türk askerinin ilelebet caydırıcı güç olarak kalması” ifadelerini kullandı. Rumların oynadığı oyunun federal çatı altında Kıbrıs Türk halkının Avrupa Birliği’ne sürüklenmesi ve Türk askerinin adadan çekilmesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar; “20 Temmuz 1974 cumartesi sabahı adaya çıkan Mehmetçiğin geri dönmesi artık mümkün değildir” şeklinde konuştu. Doğu Akdeniz’de değişen konjonktüre dikkati çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Doğu Akdeniz’de bir Türk devleti olan KKTC’nin, istikrarın yegâne teminatı olduğunu dile getirdi. “Barış için, uzlaşma için, kardeşlik için… Biz o kelimeleri çok iyi biliyoruz. 1960 yılında da aynısını söylediler. Üç yıl bile sürmedi” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, o zamanlar da amacın uzlaşma değil, Kıbrıs’ı Enosis için bir sıçrama tahtası olarak kullanmak olduğunu hatırlattı. KKTC’de turizmdeki gelişmeler, üniversitelerin başarısı, asrın projesi olan su projesi gibi mega yatırımlarla KKTC’nin çehresini ve geleceğini değiştirmeye, geleceğe umutla bakılmasını sağlamaya çalıştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Tatar; “KKTC bir Türk devletidir. Türk dünyasının Doğu Akdeniz’deki temsilcidir” ifadelerini kullandı. Halen daha ambargo ve izolasyonlarla Kıbrıs Türkü’nün gelişiminin engellenmeye çalışıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, bu izolasyonları bir zulüm olarak nitelendirdiğini ve artık durdurulması gerektiği çağrısında bulunduğunu hatırlattı ve bu çağrıların değerini bilmenin, siyaseti ona göre yönlendirmenin herkesin görevi olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Tatar, asla yılmayacaklarının altını çizerek; “Türkiye Cumhuriyeti’nin kopmaz bir parçası olarak ilelebet dayanışma içerisinde KKTC’yi Doğu Akdeniz’in parlayan bir yıldızı yapma hedefiyle geliştirmek, halkımıza daha güvenli müreffeh, bir gelecek sağlamak için çalışacağız” dedi.